Tarafsız Gazeteciliğin Güçlükleri
Yaratıcılığın pek fazla söz konusu olmadığı mesleklerden biri olan gazetecilik, nesnel gerçekliğine her ne pahasına olursa olsun bağlı kalınması gereken oldukça zor bir iştir. Tarih boyunca çoğu insan gazeteciliğin dünyadaki en zor iş olduğunu ve aslında tam manasıyla tarafsız haber anlayışına bağlı kalınarak da yapılamayacağını iddia etmiştir. Bu şekilde gazetecilik etiğine bağlı kalınması halinde dahi kişinin mesleğini uzun süre yapamayacağından dolayı yine sonuç olarak gazeteciliğin etiğine bağlı kalınarak mesleğin icra edilemeyeceği söylenmiştir. Gazetecilerin yeri geldiğinde ölüm tehditleriyle karşılaştığı, dünya tarihindeki faili günümüzde dahi meçhul kalmaya devam eden gazeteci suikastlarından bellidir. Gazeteci suikastları ile ortaya pek çok iddia atılmakta, gerçekliği ispatlanamayan bu iddialar ise günümüzde dahi güncel bir tartışma konusu olmayı sürdürmektedir.
Gazeteciliğin hiçbir sansür uygulanmadan, yorum katılmadan, gerçekler saklanmadan veya değiştirilmeden yapılmasının günümüz dünyasında pek de basit bir iş olmadığı ortadadır. Bütün bunların dışında ortaya atılan iddialardan birisi de, ticari kaygısı olan kuruluşların veya bireylerin de gazetecilik etiğine tam olarak bağlı kalarak gazetecilik yapamayacağı yönündedir. İnternet ile önemi azalmış gibi görünmesine karşın modern dünyada gazeteler hale en önemli basın yayın organlarından biridir ve her gazete de aslında ticari bir işletmedir. Ticari işletmelerin faaliyetlerinin devamlılık arz etmesi ise para kazanmalarına bağlıdır. Yani her gazete sahibinin ticari faaliyetlerini sürdürmek, bir başka değişle gazetesini basmaya devam etmek için belirli ekonomik kaygıları bulunmaktadır.
Para kazanmak kenara dursun sürekli olarak zarar eden bir gazete sahibinin ne kadar müddet boyunca gazetesini bastırmayı sürdüreceği ise ortadadır. Bu sebeple gazetelerin de bir takım ekonomik kaygıları bulunmakta ve gazete sahibinin yeri geldiğinde halkın gerçekleri öğrenmesi için iflas etmeyi dahi göze alması gerekir. En büyük reklam vericisi yani en çok maddi destekçisinin ürün ya da hizmetleri hakkında bir yazı yayınlayan gazete sahibinin, bu yazının ilgili firmanın ticari itibarına zarar verecek gerçekleri barındırması halinde bazı şeyleri göze alması gerekir. Bu gibi zorunluluklar sebebiyle gazetecilik dünya üzerindeki en zor mesleklerden biri olarak görülür.
Haberciliğin Teorik Kuralları
Katı kurallara sahip olan gazetecilik yapılması belki de en güç olan mesleklerden biridir. Tam anlamı ile tarafsız bir tutum takınarak tek amacı halkın gerçekleri öğrenmesi olan bir gazetecinin yeri geldiğinde para kazanmamayı göze alması ve ne yazık ki bazen de can güvenliğini hiçe sayması dahi gerekebilir. Hayatını ortaya koyacak kadar haber etiğine bağlı olmak gazeteciliğin en temel kurallarından biri olsa da, bunu yapmanın sadece iş söze geldiğinde kolay olduğu da aşikardır. Ekonomik anlamda hiçbir bağımlılığı olmamasının gerektiği de söylenen gazetecilerin ve şüphesiz gazetelerin, ticari kaygıları olduğu sürece tam bağımsızlıktan söz edilmesinin mümkün olmadığı da uzun zamandır tartışılmış bir konudur.
Gazetelerin ticari işletmeler olması ve ticari faaliyetlerini sürdürmelerinde aldığı reklamların çok büyük etkisinin olması, gazete sahiplerinin de gazeteyi çıkartmayı sürdürmek için belirli bağımlılıkları olmasına sebep olur. Gazetenin basım maliyetlerinin yanı sıra gazete bünyesinde çalışan herkesin maaşlarının ödenmesi ve en önemlisi de vergilerin eksiksiz bir biçimde ödenmesi için gazetelerin tamamının belirli ticari kaygıları olması zorunludur. Aksi takdirde gazetenin haber anlayışı sebebiyle yeri geldiğinde en büyük reklam vereniyle ters düşmesi yani en büyük gelir kaynağını kaybetmesi söz konusu olabilir. Bu tür bir durumda gazete sahibinin “iflas etme pahasına” halkın gerçekleri öğrenmesinden yana tercih kullanması gerekir ki, bu da sadece söze geldiğinde yapılması kolay bir iştir.
Ekonomik anlamda tam bağımsız olmadığı müddetçe gazetelerin birçok yerde maddeler halinde yayınlanan gazetecilik ahlakına ne derece uyabileceğine yönelik tartışmalar sadece bugün değil, onlarca yıl öncesinde dahi tartışılmıştır. Bütün bu bahsi geçenlerin haricinde yakın tarih dünya genelinde yüzlerce gazetecinin yayınladığı içerikler neticesinde suikastlara kurban gittiğine yönelik iddialarla doludur. Bu iddiaların gerçek olup olmadığı apayrı bir tartışma konusu olsa da, gazetecilerin yayınladıkları içeriklerle belirli kesimleri rahatsız edebileceği ve bu durumun da gazetecinin hayatına mal olabileceği şüphe götürmez bir gerçektir. Bu ise gazeteciliğin teoride bahsi geçen ahlaki kurallar çerçevesinde yapılmasının tek yolu, gazetecinin yeri geldiğinde hayatından dahi vazgeçmesinden geçmektedir.